Mücadele İçinde Mücadele

Mücadele İçinde Mücadele

Muhammed Bahaddin Doğan 09/08/2024

Mücadele İçinde Mücadele

 

Millî mücadeleler, bağımsızlık uğruna canlarından geçenlerin mücadelesidir. Bir ulusun, bir toprak parçasında birlikte hikayeleri olan insanların ırzlarını, namuslarını, vatanlarını korumasının adıdır milli mücadele. Tarih boyunca bir başka güce boyun eğmeyen, işgali veya bir başkasının tahakkümünü kabul etmeyen, kimliği, duruşu ve karakteri olan milletlerin bağımsızlık mücadelesidir, milli mücadele.

Tarih boyunca yaşanmış bu mücadeleleri okuduk. Daha yüz yılı yeni dolmuş bir milli mücadele hikayesine sahip milletin mensupları olarak bu olguya çok da uzak değiliz. Yabancı da değiliz. 15 temmuzu yaşadığımızı da göz önüne alırsak bir nebze bu mücadeleyi verdiğimizi de söyleyebiliriz. Bağımsız güçlü bir Türkiye için 15 temmuzda attığımız adımın devamı gelecek ve belki de yüz yıl önce vermiş olduğumuz mücadelenin bir benzerini bir daha kez daha vermemiz gerekecek. Çünkü bağımsızlığımızı istemek bununla birlikte güçlü bir Türkiye hayali kurmak birileri için kâbus niteliği taşıdığını buna müsaade etmeyeceklerini biliyoruz. Rahat durmayacaklarını da.

Bununla birlikte her mücadelenin bir hazırlığı olması gerektiğini de unutmamamız gerekiyor. Yeni bir milli mücadeleye hazır olmamız lazım. Her daim algısı ve bilinci açık bir şekilde teyakkuzda olmalıyız. Bu yazıda mücadeleye hazırlanırken yapmamız gerekenleri tek tek listelemeyeceğiz. Ancak önemli gördüğümüz bir konuyu burada dilimiz döndüğünce anlatmaya gayret edeceğiz.

Millî mücadelelerde dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri, verilen mücadeleyi itibarsızlaştırmaya ve meşruiyetini kaybetmesini sağlamak adına baltalamaya çalışanların olacağını unutmamak. Bu hususu örneklerle açıklamak yerinde olacaktır.

Bosna Örneği

İlki Yugoslavya’nın dağılmasının ardından yaşanan bağımsızlık mücadelelerinden biri olan “Bosna Hersek’in milli mücadelesi” olacak. Çok çetin bir mücadele örneği olan Bosna, Avrupa’nın ortasında İslam’ın sancağının düşmemesi ve Müslümanların burada ayakta kalabilmesi adına bağımsızlık mücadelesine kalkışmıştı. Her ne kadar birden fazla milli unsuru bünyesinde barındırsa da bu da bir milli mücadele örneğiydi. Zulme uğrayan, kan ve gözyaşının aktığı, silah ve mühimmatın zor bulunduğu, en çok dostlarının sessizliğinden yaralanan Bosna zor şartlarda göstermiş olduğu mücadeleyi birileri baltalamak istiyordu.

Bunu gerçekleştirmek adına Bosna’daki bağımsızlık mücadelesine destek veriyormuş gibi gözüken ancak en çok zararı veren Müslüman kisvesi altında kendilerini İslam mücahidi gibi gösteren bir grup aşırıcılar, vahhabiler gibileri Bosna’ya gidip İslam’a ve Müslümanlara yakışmayan davranışlarda bulunup Bosna’daki bağımsızlık mücadelesini özellikle Müslümanların göstermiş olduğu bu mücadeleyi itibarsızlaştırmaya, meşruiyetini kaybetmesini sağlamak adına baltalamaya kalktılar.

Bugün bağımsız bir Bosna Hersek var. Ancak o gün için bağımsızlık mücadelesini ket vurmak isteyenler oldu. Müslümanım, İslam mücahidiyim diye Bosna’nın mücadelesine yardıma gittiğini söyleyenlerin oradaki Müslümanların mücadelesini baltalaması ne kadar kötü bir şey değil mi? Bunu planlayanlar Müslümanları nasıl yıpratacaklarını biliyorlar. Bugün hala balkanlarda bu gruplar var. Vahhabilerin bu bölgede faaliyet gösterdiğini bilmeyen kalmadı neredeyse. Giriş, gelişme ortada, sonuçlarını görmemize de çok kalmadı. Dikkatli olmalıyız. Bizi ilgilendirmez, balkanlardan bana ne diyemeyiz.

Çeçenistan Örneği

İkinci örneğimiz de “Çeçenistan milli mücadelesi” olacak. Kafkaslarda verilen mücadelenin tarihi eskilere dayanıyor. Ancak biz özellikle bağımsızlık mücadelesinin bir şekilde kaybedildiği son dönemine göz atacağız.

Mücahitleriyle, efsane komutanlarıyla şanlı bir mücadele gösteren Çeçenler bağımsızlık ateşini her zaman diri tutmuşlardı. Ruslar bu mücadeleyi kırmak için birçok yolu deneseler de Çeçen mücahitlerin direncini kıramadılar. Ta ki 2000’lerin başında bağımsızlık mücadelesine vahabi bağlantılı aşırı grupların dahil olmasıyla birlikte iç çatışmaların çıkmasına kadar. Sünni ve şafi kökenli Çeçen mücahitlerin içerisine vahhabi bağlantılı grupların girmesi bir iç çatışma çıkardı. Uluslararası kamuoyunda da Çeçenlerin haklı mücadelesi vahhabi aşırıcılığı olarak nitelenmesine sebep oldu. Bunu fırsat bilen Çeçenistan’ın Rus destekli Cumhurbaşkanı Kadirov, Çeçen direnişini destekleyen halkını yanına çekmek için vahhabileri aşırıcı, radikal bir grup olarak tanımlayıp onlara karşı sert önlemler aldı. Böylece Sünni olan halkını yanında topladı. Sünni ve geleneksel İslami eğitim programlarını teşvik ederek dini liderler aracılığıyla vahhabilerin tehlikelerine karşı eğitimler sundu. Tüm bu yaptıklarıyla Çeçen mücahitlerin bağımsızlık mücadelesini kırmış oldu. Bir şekilde Çeçen direnişçilerinin içerisine vahhabileri sokarak önce mücadele içinde bir iç çatışma çıkmasına sebep oldu. Daha sonra Kadirov, vahhabileri radikal olarak tanımlayıp direnişin Sünni İslam düsturuna uygun olmadığı konusunda halkını ikna ederek Çeçen direnişinin destekçisi olan Çeçen halkını da yanına çekerek direnişin kırılmasını sağladı. Böylece Çeçenistan Rus yanlısı Kadirovun yönetiminde kaldı. Bağımsızlık mücadelesi sekteye uğradı. Bosna’da yaşananların bir benzeri de Çeçenistan’da yaşanmış oldu.

15 Temmuz Örneği

Konumuz açısından son bir örnek olarak ülkemizde yakın zamanda yaşanmış olan 15 Temmuz gecesinden bahsedeceğiz. Olayların sıcaklığından çok anlaşılmasa da o gün gerçek bir milli mücadele örneği gösterilmişti. Milletin bir gecede vermiş olduğu mücadeleye bile ket vurmak, itibarsızlaştırmak ve mücadele azmini kırmak için yalan haberler uydurdular. “Köprüde askerin kafasını kestiler.” diye haber başlığı attılar. Ne hikmetse bu başı kesilen asker konuşup “benim başımı kesmediler.” diye açıklama yapsa da bu yalan habere hala inananlar var. En ufak bir bağımsızlık adına verilecek olan mücadeleyi kırmak için her türlü yolu deneyenler oluyor.

Direniş göstermek, bağımsızlık mücadelesini diri tutmak ve gösterilen gayretin sekteye uğramaması adına desteklemek için bile olsa herhangi bir unsuru mücadeleye dahil etmemek gerek. Zira verdiğiniz mücadeleyi kendi topraklarınızda düşmana karşı verirken içeriye fitne sokmak için düşmanınız size benzeyen, davanıza sahip çıkacağınızı zannedeceğiniz kimseleri aranıza sokabilir. Bu da verdiğiniz mili mücadeleye leke sürebilir. Yukarıda verdiğimiz örnekler bunu destekler niteliktedir.

Gazze Örneği

Bu durumun aksini ve ifade ettiklerimizi destekler nitelikte bir örnek olarak Gazze’de direniş gösteren, mücadele eden Hamas’a bağlı Kassam tugaylarını verebiliriz. Kassam tugayları hiçbir şekilde dışarıdan bir mücahit aralarına almıyorlar. Mücadeleye dahil olacakları da kendi içlerinden yetiştiriyorlar. Dışarıdan gelecek herhangi bir insan grubunun bu mücadele ket vurma ihtimalini göze alarak buna müsaade etmediler. Bunun da neticesini 1 seneye yaklaşacak şekilde sıcak çatışmada olmalarına rağmen göstermiş oldukları dirayetli duruşlarında görebiliyoruz. Onlar mücadelelerinde bu dengi ayakta kaldıkları müddetçe Gazze’deki sivil halk da bu dirayetli duruşu göstermeye devam edecek. Çaresiz de olsalar, kendilerinden askeri anlamda her bakımdan güçlü olsalar da düşmanlarına karşı sonuna kadar mücadeleyi bırakmayacaklar. Gazze tarih yazdı. Tarih Gazze’yi yazdı…

Cümlelerimizi toparlayacak olursak, önümüzdeki yıllarda dünya siyasetinin de bir şekilde oraya evrildiğini düşünürsek bağımsız bir Türkiye için milli mücadele sürecine gireceğimizi aklımızda tutmalıyız. Bu mücadeleyi verirken yazıda bahsettiğimiz mücadeleyi bozmaya, itibarsızlaştırma ve ket vurmaya çalışanlar olacağı konusunu göz ardı etmemeliyiz. Milletimiz ve ümmetimiz özelinde bize bizden gibi gözüküp yardım eli uzatma gibi söylemlerle yaklaşanlar olacak. Ancak fitnenin ta kendisi olan bu unsurlara dikkat etmeliyiz. Milliyetimiz sebebiyle Türki coğrafyalardan, dinimiz sebebiyle de Müslüman coğrafyadan bizi desteklemek için gelenler olacaktır. Bunlardan bazıları iyi niyetli olurken, bazıları kötü niyetli olacaktır. Özellikle İran ve İran’ın desteklediği gruplar ülkemizde faaliyet gösteriyor. Aşırıcı grupların da ülkemizde faaliyetleri var. Bu ve buna benzer grupların çalışmalarına şimdiden dikkat kesilmeli ve faaliyetlerini takip etmeliyiz. Bugünden önlem almalı ve ilerleyen yıllarda vereceğimiz bağımsızlık mücadelesinden bu gibi grupları uzak tutmalıyız. Aksi takdirde örneklerde belirttiğimiz hususlar gibi sıkıntılar yaşayabiliriz. Neslimiz ve biz teyakkuzda olmalıyız.

“Müminin ferasetinden sakının!. Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” (Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 16, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, 1, 24) hadisinin muhtevasına varabilme duasıyla.

Vesselam…

Muhammed Bahaddin Doğan

Muhammed Bahaddin Doğan

Benzer Yazılar

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; Peygamberimizin Hayatı Dersi ve Eğitimsel Etkileri Eğitim, Nesil ve Gençlik

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; Peygamberimizin Hayatı Dersi ve Eğitimsel Etkileri

Kötülüğü Yaymak Bedel İster! Dİn, Hikmet ve İlim

Kötülüğü Yaymak Bedel İster!

Kendi Bahçenin Sahibi Olmanın Zamanı Gelmedi Mi? Dİn, Hikmet ve İlim

Kendi Bahçenin Sahibi Olmanın Zamanı Gelmedi Mi?

Ne Olacak Bu Gençlerin Hali!? Eğitim, Nesil ve Gençlik

Ne Olacak Bu Gençlerin Hali!?

Kişilik Gelişimi: Mizaç, Kişilik ve Karakterin Etkileşimi Eğitim, Nesil ve Gençlik

Kişilik Gelişimi: Mizaç, Kişilik ve Karakterin Etkileşimi

1984 ve Çin Politikaları: Distopyadan Gerçek Dünyaya Dün Bugün ve Yarın

1984 ve Çin Politikaları: Distopyadan Gerçek Dünyaya

Dert Bir Değil Ki Ağlayasın! Dİn, Hikmet ve İlim

Dert Bir Değil Ki Ağlayasın!

Adını Siz Koyun! Toplum, Kültür ve Medeniyet

Adını Siz Koyun!

Yorumlar (0)

Yorum Ekle